17 Mayıs 2014 Cumartesi

Özcan Öncü

Özcan Öncü (39) - Savaştepe

Özcan ve Sermin Öncü
Balıkesir’in Savaştepe İlçesi’ne bağlı Sarıbeyler Köyü’nde yaşayan Sermin Öncü, Türkiye’yi yasa boğan Soma madeni felaketinde 6 yıllık madenci olan eşi Özcan Öncü’yü kaybetti.
Öncü ailesinin köydeki evine misafir olan Al Jazeera Türk’e konuşan Sermin Öncü, “İşten gelmesini bekliyordum, haberi duyunca bu kadar büyük bir felaketi beklemiyordum. Herkes bu acıyı unutacak. Acı bizim içimizde kalacak” diye gözyaşı döktü.

Toprağa verdiği kocası için “Bizi burada yalnız bıraktı” diyen Öncü şöyle konuştu:
“Kara kömür  bizim içimizi karatttı. Memlemetemizde iş yoktu, evlendikten sonra onca sınava girdi ama kazanamadı. Yerin dibine girmesini ben de istemiyordum. Her şeyi denedi, kahvecilik bile yaptı ama olmadı bir türlü. Bana, ‘Onlar için önemli olan kömür. Sen ölmüşsün hiç önemi yok’ diyordu bana. Biz onu destekledik ama Başbakan da bizi yalnız bıraktı.“

Yaşadıkları acıyı herkesin unutacağını ve bunun üzerinden geçeceğini belirten Öncü gözyaşları içinde sözlerini şöyle sürdürdü:
“Evladımla ben nasıl unutacağız bu acıyı? Bizi burada yalnız bıraktı, yalnız başımıza kaldık. Yavrusuna hiç kıyamazdı. Gece işten gelirdi, sabah erkenden okula götürürdü, yağmurda çamurda yalnız gitmesin diye. Benim evladımı kim götürecek bundan sonra? Herkes unutacak, biz nasıl unutacağız bu acıyı? Herkes evine çekilince biz kalıyoruz çocuğumla başbaşa. Kaç gündür evladıma sarılıp uyuyorum ben. Birbirimize sarılmadan uyumazdık hiç.
Gözünden yaş eksik olmayan gelini, “Her gün saat 6 oldu mu eve gelmesini bekliyorum ben” derken daha fazla dayanamayan Özcan Öncü’nün babası Mehmet Öncü, hıçkıra hıçkıra, “Ciğerlerimizi dağladı, yüreklerimizi parçaladı, ocağımıza su döktü” diyerek söze başladı.
Ölen oğlunun 9 yıllık madenci olduğunu belirten Mehmet Öncü, “Benim 3 oğlum var, ikisi madenciydi. Özcanım’ın cenazesini ortanca oğlum Hüseyin gidip getirdi, o da madenci. Daha geçen mart ayında emekli oldu. O da kendi oğlunu madene koydu. Ne yapacağız evlat? Tarımı bitirdiler, ne eksek para etmiyor. Dometesin kilosunu 40 kuruşa alıyorlar, maliyetini kurtarmıyor. Biz de istemiyoruz çocuklarımız yerin dibine girsin ama başka imkan mı bıraktılar?” diye isyan etti.
Kardeşinin cenazesini kucaklarken kollarında derman kalmadığını söyleyen, eline verdikleri defin kağıdını gösteren Hüseyin Öncü de, “20 yıl çalıştım, ölümü hiç düşünmedim. Biz özel sektöre karşı değiliz ama, bu kadar vahşi çalışma olmamalı. Çok sıkı denetim olmalı. Bakan başka sebep söylüyor, işletmeci başka. Biz kime inanacağız? Ben evime kanla irinle ekmek getirdim. Daha mart ayında emekli oldum şimdi oğlumu gönderiyorum madene. Burası bizim ekmek kapımız başka çaremiz yok” diye konuştu.

Devletin ve özel sektör yöneticilerinin madencileri insan yerine koymadığını düşündüğünü vurgulayan Öncü, gözyaşları içinde şöyle devam etti:
Bizi insan yerine koysalardı, böyle büyük bir felaket olur muydu? Dışarıdaki bir köpek kadar toprağın altına giren madenciye kıymet verdikleri yok. Hep haydi, haydi, daha fazla. Hep daha fazla kaz diyorlar. Ne oldu şimdi? Kardeşimi, botlarını ve tulumunu teslim ettiler. Dün de sigortadan geldiler toplam 3 bin 614 günü varmış saydık. Aldığı para bin 500 lirayı geçmiyordu. Aslan kardeşim gitti, kardeşlerim gitti, hiç değilse dürüst olsunlar kaç kişi öldü doğru bilgi versinler, insanların acısını artırmasınlar.”
Öncü’nün Balıkesir’de cezaevinde görevli büyük ağabeyi Önder Öncü de doğru bilgi aktarılması gerektiğini söyledi, “Televizyon alt yazı geçiyor, 360 kişi tahliye oldu diye. Biz de sandık ki kurtulmuşlar, meğer cenazelermiş. Ha işte o 360 kişi içindeydi benim kardeşim. Temiz aldık biz kardeşimizi çok şükür. Çünkü ilk çıkarılanlar sağlam cenazelerdi. Allah’tan tesellimiz kardeşiminiz cesedeni yek vücut, temiz aldık. Diğerlerine Allah sabır versin” diye konuştu. 

Kaynak: Al Jazeera Türk - 17 Mayıs 2014 (Murat Eğilmez)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder